Şeker ve tuz savaşları
“Dozunda, kararında, abartmadan tuz ve şeker kullanın” diyen sayısı çok az. Özellikle tuzun daha doğrusu kaya tuzunun, Himalaya tuzunun olağanüstü, mineral zengini olduğu pompalanıyor. Bol bol tüketin mesajı veriliyor.
Her gün medyadan yansıyan haberler vatandaşın sofrasına karabasan gibi çöküyor. Bir gün şeker, bir gün tuzun zararları değişik haber kaynaklarıyla halkı bombardımana tutuyor.
“Dozunda, kararında, abartmadan tuz ve şeker kullanın” diyen sayısı çok az. Özellikle tuzun daha doğrusu kaya tuzunun, Himalaya tuzunun olağanüstü, mineral zengini olduğu pompalanıyor. Bol bol tüketin mesajı veriliyor.
Bunun bilimsel kanıtının ne olduğunu kimse konuşmuyor.
Türk Nefroloji Derneği Başkanı Kenan Ateş kaya tuzunun zararsız ve sağlığa yararlı olduğu iddiasını yalanlıyor. Bunun bilimsel kanıtı olmadığını, kaya tuzunun da yüzde 99’a varan oranda tuz içerdiğini, mineral düzeyinin düşük olduğu uyarısını yapıyor. Uzmanlar İngiltere’de Pakistanlı tuz şirketinin Himalaya tuzunu pazarladığını, birçok tartışma çıktığını hatırlatıyor.
Yıllık kişi başına rafine şeker tüketimimiz 30 kiloya yaklaşıyor. Şeker kan şekerini dalgalandırırken karaciğer yağlanıyor, insülin direnci başlıyor. Şişmanlık, yüksek tansiyon riski tırmanıyor. Ama şeker konusundaki kavganın bir de küresel boyutu var. Gelişmiş ülkeler sağlıklı şeker tüketirken, fakir ülkelerde mısır şurubu tüketimini tetikleyecek bir çok yöntemi devreye sokuyor. boyutu ise küresel.
Örneğin Şeker Fabrikaları’nın özelleştirileceği açıklamasıyla gündeme gelen tartışma halk sağlığının bir kez daha hiçe sayılacağının habercisi. Şeker fabrikaları özelleştirilince piyasanın tamamen mısır şurubuna teslim olacağı ileri sürülüyor. Mısır şurubunun doyma duygusunu ortadan kaldırdığı, aşırı yemek yemeyi teşvik ettiğini bugün hemen herkes biliyor. Türkiye kadar şişmanlığın, diyabetin hızlı arttığı Avrupa ülkesi yok. Sağlık Bakanlığı’nın bu tartışmada somut bir biçimde yerini alması gerekmiyor mu? Ama bilimsel kanıtlar bile olsa Sağlık Bakanlığı bu tartışmada pozisyon alamıyor. Çünkü hükümet kararını vermiş!.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) 14 şeker fabrikasının satış yöntemiyle özelleştirilmesi için ihale açtığını bildirmişti.
Resmi Gazete’nin 21 Şubat tarihli sayısında yer alan ilana göre Türkiye Şeker Fabrikası AŞ’ye ait 14 şeker fabrikasından Bor, Çorum, Kırşehir ve Yozgat fabrikalarının ihalesi 3 Nisan’a, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu ve Turhal fabrikaları için 11 Nisan’a, Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş fabrikaları için 18 Nisan’a kadar teklif verilebilecek.
Şeker-İş Sendikası, 14 fabrikanın satış yöntemiyle ayrı ayrı özelleştirilmesi kararına karşı Danıştay’da dava açmıştı. Bakalım şeker fabrikalarıyla ilgili tartışma nasıl sonuçlanacak?
Sağlıkta bugüne kadar öğrendiğimiz en önemli şey aslında mucize diye bir gıdanın olmadığı. Dengeli ve sağlıklı beslenme dışında mucize arayanların düzenli olarak hayal kırıklığı uğramaya mahkumlar.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.